Esas Sayısı: 2016/182
Karar Sayısı: 2017/111
Karar Tarihi: 14 Haziran 2017
Resmi Gazete’de Neşir Tarihi: 29 Haziran 2017
İptal Kararının Konusu: TRT Kanunu 56. Maddesi’nde geçen “disiplin cezaları” ifadesi
Karar: İptali yönünde
İptal Kararının Yürürlülüğe Giriş Tarihi: 29 Haziran 2018
İnceleme: M. Beheşti Aydoğan
“İstanbul Hukuk’tan 2015 yılında mezun olmuştur. Şu an Queen Mary Üniversitesi’nde Milletlerarası Hukuk üzerine yüksek lisans yapmaktadır.”
1. Giriş
Bir TRT çalışanının hakkında verilen aylıktan kesme cezasının iptali için açtığı davada itiraz konusu olan 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 56. Maddesinin 1. Fıkrasında geçen “disiplin cezaları” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varan Danıştay 16. Dairesi bu ifadenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur.
Kısmen iptali istenen madde şöyledir:
“Personel işlemleri ve personel hizmet tanımları:
Madde 56- Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu personelinin işe alınmasındaki usul, şartlar, atanma, terfi, nakil, işe son verme, disiplin cezaları ve sicil ile ilgili konuları personel yönetmeliğinde düzenlenir.
Kurum hizmetlerinin tanımı, bu hizmetlere atanacaklarda aranacak özel nitelikler ve atama şartları bir yönetmelik ile düzenlenir.”
Mahkeme Anayasa’nın 2 maddesi açısından bu ifadeyi tetkik etmiştir.
2. Kanuni Düzenleme İlkesine Aykırılık
AYM öncelikle Anayasa’nın kanuni düzenleme ilkesini ortaya koyan 128. Maddesinde geçen “diğer özlük işleri” ifadesinin disiplin cezalarının, birer kamu görevlisi olan TRT çalışanlarının statü haklarını doğrudan etkilemesinden hareketle “disipline dair işlemleri” de ihtiva ettiğini ifade etmiştir (par 5). Her ne kadar temel ilkelerin ve genel çerçevenin kanunla belirlenmesi halinde kanuni düzenleme ilkesi bakımından konu ile ilgili yürütme organına yetki verilmesinin bu ilkeye bir aykırılık teşkil etmediği ifade etse de (par 6), aşağıda görüleceği üzere Mahkeme disiplin suçlarına dair herhangi bir temel ilke ve çerçeveye yer vermeyen Kanun’un bu bakımdan 128. Maddeye aykırılık teşkil ettiği kanaatine ulaşmıştır (par 15).
3. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesine Aykırılık
Disiplin cezalarının da birer idari yaptırım olduğunu ifade eden Mahkeme (par 11), ikinci olarak suçta ve cezada kanunilik ilkesi bağlamında olayı değerlendirmiş ve Anayasa’nın 38. Maddesinin “idari” ve “adli” suç ve cezalar arasında bir ayrıma gitmediği vurgulamıştır (par 8). Bu noktadan hareket eden Mahkeme her iki hususun da kanunilik ilkesine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği kanaatine varmıştır. Ancak adli ve idari suç ve cezaların mahiyet ve nicelik açısından farklılık taşıdığına dikkat çeken Mahkeme 38. Maddede ifade edilen kanunilik ilkesinin adli ve idari suç ve cezalara aynı şekilde tatbiki kabil olmadığı ifade etmiş ve bu ilkenin idari suçlar bakımından daha esnek bir şekilde tatbiki gerektiği görüşünde olduğunu dile getirmiştir (par 9). Yine de Mahkeme idari bir suça dair düzenlemenin kanunda sadece ifade edilip bırakılmasını yeterli görmemektedir (par 10). Önceki bir kararına atıf yapan Mahkeme öngörülebilirlik ilkesinin bir gereği olarak kanunda ilgili idari suçla ilgili fiilin hukuki sonucuna/yaptırımına da yer verilmesi gerektiğini ifade etmiştir (par 10).
Disiplin cezalarıyla ilgili herhangi bir ölçüte yer vermeyen ilgili Kanun’un (par 13) bu haliyle Anayasa’nın 38. ve 128. maddelerine aykırılık teşkil ettiğini ifade eden Mahkeme kanunda yer verilmesi gereken hususlara da kararında yer vermiştir. Buna göre kanunun en azından:
1- Disiplin suç ve cezalarıyla ilgili genel ilkeleri/çerçeveyi ortaya koyması
2- Disiplin suç ve cezalarını gerektiren fiilleri genel hatlarıyla belirlemesi,
gerekmekteydi (par 13).
Ayrıca Mahkeme kanunun ayrıntılı olarak:
1- Disiplin suçları
2- Disiplin cezalarının türleri
3- Disiplin cezaları vermeye yetkili amir ve kurallar
4- Disiplin cezalarında zamanaşımı
5- Disiplin cezalarında karar verme süreleri
6- Disiplin cezalarına itiraz
7- Savunma hakkı
8- Disiplin cezalarının uygulanma şekli
9- Disiplin cezalarının silinmesi gibi
disipline dair diğer hususlara da yer verebileceğini ifade etmiştir (par 13). Bu kriterlerden hareketle Mahkeme’nin eğer disiplin kuralları ile ilgili genel bir ölçüde yer verilmiş olsa idi, öngörülebilirlik açısından bir aykırılık bulmayacağı söylenebilir. Ancak Mahkme ilgili Kanun’un bu şartları haiz olmadığından hareketle “disiplin cezaları” ifadesinin iptaline karar vermiştir (par 15). Karar oybirliği ile alınmış, herhangi bir farklı görüşte bulunan hâkim olmamıştır.
4. Kararın Yürürlülüğe Giriş Tarihi
Mahkeme iptal kararının Resmi Gazete’de neşrinden itibaren 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar varmıştır. Buna göre iptal kararı 29 Haziran 2018’de geçerlilik kazanmış olacaktır.
Karara erişim için tıklayınız.