Kategoriler
Genel

Yeni Dergi: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 67 (1) 2018

M. Beheşti AYDOĞAN

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi’nin 2018 yılı ilk sayısı yayınladı.
İçindekiler:

1- Neyire Akpınarlı, Narām-sîn Antlaşması, 1-22. DOI: 10.1501/Hukfak_0000001909 

Özet:

Devletlerin birbirleriyle ilişkileri ve bu ilişkiler üzerine inşa ettikleri hukuk, devletlerin varoluş tarihi kadar eskidir. Dünyanın ilk medeniyetleri olarak Antikçağ’da Mezopotamya’da ortaya çıkan medeniyetler aynı zamanda devletlerarası hukukun başlangıç tarihini yaratmış, yazının icadı ile birlikte MÖ. 2500 yıllarından itibaren de Mezopotamya’dan devletlerarası hukuk belgeleri elimize ulaşmaya başlamıştır. Bu makalede en eski devletlerarası hukuk belgelerinden birisi olması sıfatıyla Eski Elamca dilinde yazılmış olan Narām-Sîn Antlaşması incelenecektir. Söz konusu antlaşma, bugün İran Platosu olarak bilinen coğrafi alanda, MÖ. 3400 ile MÖ. 320 yılları arasında 3000 yıldan fazla geçmişiyle en eski ve en uzun ömürlü Antikçağ uygarlıklarından biri olan Elam İmparatorluğu’yla MÖ. 2334 ile MÖ. 2150 yılları arasında Mezopotamya’da varlığını sürdürmüş olan Akad İmparatorluğu arasından gerçekleşmiştir.

2- Seda Orbay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukunda düşünce özgürlüğünün kapsamı ve sınırları, 23-80. DOI: 10.1501/Hukfak_0000001910

Özet:

Düşünce özgürlüğü, birçok özgürlüğü bünyesinde barındıran bir yelpaze gibidir. Düşünce özgürlüğünün ilk boyutunu, düşüncenin oluşabilmesi için gerekli serbesti alanını yaratan özgürlükler teşkil etmektedir. Bunlar insanın özgürce düşünsel etkinlik içerisine girebilmesini, bunun sonucunda olgunlaşan düşünce ve kanaatlerinden dolayı kaygı duymamasını ve bunları açıklamaya zorlanmamasını güvence altına almaktadırlar. Özgürlüğün diğer boyutunu ise düşüncelerin çeşitli yollarla dış dünyaya iletilmesini güvence altına alan düşünceyi açıklama özgürlüğü oluşturmaktadır. Bunlar dışında bir de, ülke içerisinde serbestçe bilgi ve haber dolaşımını sağlayan, bilgi alma ve verme özgürlüğü bulunmaktadır. Tüm serbesti alanlarının birleşmesiyle hayat bulan düşünce özgürlüğü, toplum içerisinde her türlü düşünce ve kanaatin tartışıldığı çoğulcu bir zeminin sağlanmasında en büyük rolü üstlenmektedir. Bu çalışmada düşünce özgürlüğünün kapsam ve sınırları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hukuk sistemi çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır. Yürütülecek sorgulamalar temelinde hukuksal/siyasal düzleme yerleşen ve otorite – özgürlük dengesinde otorite esasını meşrulaştıran sistemin düşünce özgürlüğüne ilişkin getirdiği sınırlamalar tartışılacaktır. Özellikle resmi düşünceyi tek “hakikat” olarak meşrulaştırmaya gayret eden sistemin, bu anlamda farklılıklara kucak açan çoğulculuk idealinden nasıl uzaklaştığı ortaya konulmaya çalışılacaktır.

3- Numan Tekelioğlu, Ön ödemeli konut satış sözleşmesinde satıcının teminat sağlama zorunluluğu, 81-104. DOI: 10.1501/Hukfak_0000001911

Özet:

Ön ödemeli konut satış sözleşmesi ilk defa 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenerek hukuk hayatına dâhil olmuştur. Bu tip konut satışları, eski kanunda kampanyalı satışlar çerçevesinde değerlendirilmekteydi. Ancak ön ödemeli satışların uygulamada giderek yaygınlık kazanmasıyla beraber, yeni kanunda başlı başına bir sözleşme türü olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda Kanunun 42. maddesinde düzenlenen satıcının teminat sağlama zorunluluğu, tüketiciyi koruma amacıyla getirilen önemli bir yükümlülüktür. Çalışmada ilk olarak ön ödemeli konut satış sözleşmesi ele alınmış, ardından satıcının teminat sağlama borcu üzerinde durulmuştur.

4- Engin Yıldırım ve Serdar Gülener, Anayasa Mahkemesi kararlarında uluslararası ve karşılaştırmalı hukuka yapılan atıflar: ampirik bir analiz, 105-144. DOI: 10.1501/Hukfak_0000001912

Özet:

Ulusal yüksek mahkemelerin uluslararası ve karşılaştırmalı hukuka kendi kararlarında atıf yapmaları son yıllarda önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi’nin iptal, itiraz ve siyasi parti kapatma ve ihtar davalarında uluslararası ve karşılaştırmalı hukuka yaptığı atıflar ampirik olarak incelenecektir. AYM’nin hangi uluslararası hukuk kaynaklarına, hangi konularda, ne kadar sıklıkla ve nasıl bir şekilde göndermede bulunduğu çalışmamızın cevap arayacağı temel sorulardır. Bu amaca dönük olarak, davayı açanın, dava konusunun, dava sonucunun ve karar yönünün kararda ya da ayrışık oylarda yapılan atıflar üzerinde bir etkisinin olup olmadığı Logit analizi yoluyla incelenmiştir. Davayı açanın ve dava sonucunun kararda yapılan atıflar üzerinde zayıf olarak bir etkisi olduğu karar yönünün ve konusunun ise bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. AYM kararlarında yabancı hukuk kaynaklarını yardımcı/destek norm şeklinde değerlendirmektedir.

5- Akif Yıldırım ve Özgür Duman, Adalet yolunda bir “nehir sınavı” mücadelesi: mülkiyet hakkı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ve müsadere, 145-199. DOI: 10.1501/Hukfak_0000001913

Özet:

Mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin en eski ve tipik örneklerinden biri müsaderedir. Müsadere suçla mücadele bakımından önemli ve gerekli bir araçtır. Ancak müsaderenin keyfî veya adaletsiz olarak uygulanması mülkiyet hakkını ihlal etmektedir. Bu sebeple, müsaderenin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin gerekliliklere uygun olarak yapılması önem taşımaktadır. Diğer taraftan, geleneksel ceza adalet sistemlerinden duyulan memnuniyetsizlik sonucu yaşanan gelişim, mağdurun zararının giderilmesini de öngören bazı kurumların öngörülmesini sağlamıştır. Türk hukuk sisteminde kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu da bunlardan biridir. Ancak anılan kurumun hukuk sistemimize aktarılmasıyla birlikte birçok sorun ortaya çıkmıştır. Özellikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla birlikte müsadereye karar verilmesinin mülkiyet hakkı bakımından önemli sonuçları bulunmaktadır. Bu çalışmada, müsaderenin mülkiyet hakkına etkileri ve sonuçları hükmün açıklanmasının geri bırakılması bağlamında ele alınmış ve tartışılmıştır.   

Bir Cevap Yazın