Yazar: Enes ERSÖZ
İÜ SBE Kamu Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Araştırma Görevlisi
Seçim ittifakı meselesi Türk siyasi tarihinde tartışılagelmiş bir meseledir. Önceleri siyasi partiler ittifak uygulamasına gitmiş olsalar da bu kurum bir hukuki zemine sahip değildi. Yazımızın konusu oluşturan düzenleme ile birlikte seçim ittifakları hukuki zemine oturtulmakta ve sınırları hukuk çerçevesinde belirlenmektedir. Bu yazıda düzenlemeye ilişkin önemli görülen maddeler değerlendirilmiştir.
• 16 Nisan 2017 Halkoylaması ve evvelindeki seçimlerde sandık kurulu tarafından mühürlenmemiş oy pusulaları ve zarfları olduğu; sandık kurulunca mühürlenmemiş oy pusulalarının geçersiz sayılması gerektiği yönünde bazı tartışmalar yaşanmıştır. 298 Sayılı Kanun’un 98. Maddesi 4.fıkrası şu şekildedir:
“Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır. Ancak, zarfın üzerinde, herhangi bir şekilde leke veya çizik olsa bile, bunun özel işaret koymak amacıyla yapıldığının kesin olarak anlaşılamaması halinde, bu zarflar geçerli sayılır.”
Değişiklik teklifinin 9.maddesinde, bu meseleye değinilmiş, 298 Sayılı Kanun’un 98.maddesinin 4.fıkrasının son cümlesi değiştirilerek “Ancak, üzerinde sandık kurulu mührü bulunmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı, amblemi ve ilçe seçim kurulu mührü bulunan zarflar ile üzerinde leke veya çizik bulunsa dahi bunun özel işaret koymak amacıyla yapıldığı kesin olarak anlaşılamayan zarflar geçerli sayılır.” ibaresi eklenmiş ve böylece sandık kurulu tarafından mühürlenme zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.
• Değişiklik teklifinin en önemli maddelerinden birisi 10.maddesidir. Getirilen düzenleme şu şekildedir:
“İttifak alanı içerisinde “EVET” mührünün;
a) Bir siyasi partiye ayrılan alana,
b) Hem bir siyasi partiye ayrılan alana hem de ittifak unvanı bölümüne,
c) İttifak unvanı bölümüne taşacak şekilde, bir siyasi partiye ayrılan alana, basılması halinde, bu oy pusulaları geçerli kabul edilir ve sayım döküm cetvelinde o siyasi partinin cetveldeki sütununa işaretlenir. Bu haller dışında, yalnız ittifak alanı içerisine “EVET” basıldığı her durumda, bu oy pusulaları da geçerli kabul edilir ve sayım döküm cetvelinde ittifakın ortak oyları sütununa rakamlar birden başlamak üzere, sırasına göre çizilmek suretiyle, ayrı ayrı işaretlenir.”
Düzenlemeden anlaşılacağı üzere ittifaka dahil partilerin kendi oyları olduğu gibi bir de ittifak çatısı altında toplanan oylar bulunmaktadır. Dolayısıyla seçmene yalnızca ittifak dahilindeki partilere değil aynı zamanda ittifaka da oy verme imkanı tanınmıştır. Esasen bu da partilere, seçmenin ittifaktan memnun olup olmadığını görme imkanı sağlaması açısından önemlidir. Nitekim münhasıran ittifaka oy verme imkanı, ilerleyen süreçte ittifakların partileşmesi sonucunu dahi doğurabilir.
• Düzenlemede ittifak yapan siyasi partilerin, öncelikle bir ittifak protokolü hazırlaması beklenmektedir. İttifak protokolünün teslim tarihine ilişkin esaslarda siyasi partilerin aday listelerini teslim tarihinin baz alındığı görülmektedir. Yani siyasi partilerin aday listeleri teslim edilmezden evvel ittifak protokolünde değişiklik yapılabilir. Değişikliğin 15.maddesinde ittifak protokolünün teslim tarihine ilişkin esaslar belirlenmiştir.
• Değişikliğin 16.maddesinde: “Seçimlere katılma yeterliliği taşıyan siyasi partinin seçime katılmaması halinde, bu partinin üyesi kendisinin ve üyesi olduğu siyasi partinin yazılı muvafakati alınarak, başka bir siyasi parti tarafından aday gösterilebilir.” ifadesine yer verilmiştir. Seçim ittifakının yasal olmadığı dönemlerde fiili ittifak içerisinde bulunan partiler bu şekilde uygulamalara yer vermekteydi. Yasal düzenlemenin getirilmesiyle birlikte bu fiili ittifak uygulamaları yasal zemine oturtulmuştur. Bu düzenleme sayesinde partilerin geniş zeminli bir ittifak yapmak istememesi halinde şahıslar üzerinden de bu şekilde bir uzlaşma sağlanabilecektir.
• İttifaka dahil partilere münhasıran oy verilebileceği gibi ittifakın bizzat kendisine de oy verilebilir. Ancak bu ihtimalde ittifakın münhasır oyları partilere dağıtılacaktır. Değişikliğin 18.maddesinde ittifaka verilen oyların siyasi partilere ne şekilde dağıtılacağına ilişkin hesaplama usulü belirlenmiştir. Buna göre partilerin münhasıran aldıkları oy oranı ile ittifakın toplam oyunun birbirine oranlanması sonucu elde edilen katsayıya göre ittifakın münhasır oyundan her bir ittifak üyesi siyasi parti pay alacaktır. İlk bakışta karmaşık gibi görünen bu usul seçmen tercihlerini çeşitlendirme imkanı sağlaması bakımından olumlu bir adımdır.
• Düzenlemenin belki de en önemli maddesi ise 20.maddedir. Maddede, “Seçim ittifakı yapılması halinde, yüzde onluk barajın hesaplanmasında ittifak yapan siyasi partilerin aldıkları geçerli oyların toplamı dikkate alınır; bu siyasi partiler için ayrıca baraj hesaplaması yapılmaz.” ifadesine yer verilmiştir. İttifaka dahil olan partilerin münhasıran oy oranı Türkiye genelinde yüzde onu geçememiş olsa dahi seçim barajı uygulanmayacaktır. Böylece baraj altında kalsa dahi ittifak bünyesinde yüzde on barajı aşıldığından oy oranınca milletvekili kazanabilecek ve partiye oy veren seçmenler mecliste temsil edilebilecektir. Bu düzenleme esasen benzer politikalara sahip siyasi partilerin uzlaşarak birleşmesi ve bu partilere oy veren seçmenlerin temsil edilebilmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla ilerleyen süreçte siyasi partiler nezdindeki bölünmüşlüğün ortadan kalkması söz konusu olabilir.